KULLUK SANATI
Gerçek şu ki insanlar, kendilerine bir iyilik
yapıldığında, iyilik yapana teşekkür etmeyi bir borç bilirler. Daha da ilerisi
yapılan iyiliğin altında kalmak istemezler ve iyilik yapana bir iyilik yapma
fırsatının doğmasını beklerler. Hele de yapılan bu iyilik büyük bir sıkıntıyı
gideren veya ölümden kurtaran cinsinden olursa, artık iyilik yapılan, iyilik
yapanın kul ve kölesi olur. Her yerde ve her toplulukta iyilik yapan kimseyi
övmek, iyilik yapılanın vaz geçilmez bir görevidir. “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” atasözü de bu duruma açıkça işaret etmektedir.
Oysa her varlığı biçimlendirerek yaratan, her
canlının rızkını veren, cinleri ve insanları yalnızca kendisine kulluk etsinler
diye var eden âlemlerin Rabbi Yüce Allah, övülmeye ve kulluk edilmeye her
varlıktan daha lâyıktır. “(Gerçek)
övgünün, yalnızca Allah için” olduğu
Kur’an’ın pek çok yerinde açıkça vurgulanmıştır.
İnsandaki bilgisizlik, acelecilik, nankörlük,
zalimlik, inanç azlığı ve şımarıklık Allah’a yapılması gereken kulluğun
Allah’tan başka varlıklara kaymasına neden olmuştur. Böylece insan, kendisi
gibi sonradan yaratılmış varlıkları tanrı bilmiş ve bu aslı olmayan tanrıları
kendi eliyle biçimlendirdiği put ve heykellerle yaşatmaya çalışmıştır.
Müslümanların da büyük çoğunluğu Allah’ın emir
ve yasaklarından yüz çevirmiş, özellikle helal kazanç yollarından uzaklaşmışlardır.
Müslüman olduklarını her fırsatta söylemekten çekinmeyen bu kimseler, Allah
adına bir araya gelmeyi, namaz kılmayı ve oruç tutmayı terk etmişlerdir. İşin
en ilginç yanı Allah’a kulluk yapmayı öğrenme ihtiyacı bile
duymamışlardır. Gönlünde İslâm’dan biraz
kırıntı kalanlar da Allah'ı Cuma günleri mescitlerde
ve bazen de mübarek gün ve gecelerde anar ve arar olmuşlardır.
Bununla birlikte hastalandıklarında, bir
çıkmaza düştüklerinde, doğal âfetler karşısında, kuşkusuz ölümün biraz daha yakın
hissedildiği ve hatırlandığı cenazelerde, kısaca darda ve çaresiz kalınan her
zaman ve her yerde “Allah yanı
başlarında olsun” istemişlerdir.
Oysaki onların bunları Allah'tan (cc) isteyecek ne
yüzleri, ne de geçerli bir nedenleri vardır. Çünkü zamanlarının çoğunu dünya işleriyle,
oyun ve eğlence ile geçirmişlerdir. Onların, neredeyse yaşantılarında
Allah’a ayıracak ne yerleri, ne de zamanları olmuştur. Çünkü onlar akıllarına, bilgilerine, gençliklerine
ve siyasetlerine güvenmişlerdir.
Allah
bizleri affetsin.
Görülüyor ki kimi müslümanlar, yaşantılarının ilk
sıralarında yer almayan bir Allah’a inanıyor olmuşlardır. Çünkü onlara “Kendi işlerimi kendim halledebilirim. Ben
kendi kendime yeterim. Bir başkasına ihtiyacım yok.”
düşüncesi egemen olmuştur. Açıkça söylemek
gerekirse onların, kolay zamanlarda Allah'a (cc) hiç mi hiç ihtiyaçları yoktur.
Oysa içinde yüzdükleri bunca nimetleri hazırlayan, onlara beden ve akıl sağlığı
veren hep O'dur. O, dilerse bütün bu nimetleri bir anda alıverir de tutan el
tutmaz, yürüyen ayak yürümez, gören göz görmez olur ve gelir getiren işleri bir
anda sona eriverir. Peki, bu durumda bu insanlar ne yapacaklardır?
Gaflet etme ey oğul, gel gönülden tövbe et.
Pâk eyle sen kalbini, yürü mescid yoluna.
Bunca şeyler öğrendin, bildiğinle amel et.
Yol yakınken dön bundan, dalıp kalma oyuna.
Bizi
“kulluk etsinler” diye yaratan, sağlık ve esenlikle
yaşatan Rabbimizdir ve bizi benliğimizden
kurtarıp günahlarımızdan arındıracak olan da odur. Yeter ki biz, O’na tam bir
dönüş yapalım ve O’ndan bağışlanma dileyelim.
Unutmamak gerekir ki Allah’tan başka kulluk
edilecek ve yardım istenecek başka bir ilâh yoktur. Öyle ise namaz kılarak,
oruç tutarak, yoksulları gözeterek, helal yollardan rızık arayarak O’na kulluk
etmeyi sürdürelim. Bu anlayış ve bilinçle kulluk etmek ne kadar güzel ve ne
kadar üstün bir sanattır.
Biz
Rabbimizi seviyoruz.
Ne gariptir ki, ALLAH’a inandığını söyleyip de
şeytanın peşinde koşan ve nefislerini tanrı edinen bazı insanlar vardır. Köpek
bile ekmek yediği kapıya ihânet etmezken, bu nankör insanlara da ne oluyor?
Rabbimiz, bizleri kulluğundan ve sevdiklerinden
ayırma. Bizleri iyi kimselerle bir araya getirip ve onlardan yararlandır.
ÂMİN!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder