12 Mayıs 2012 Cumartesi

KIYÂMETİN ARDIŞIK ALÂMETLERİ


                  DECCÂL, MEHDÎ, HZ. İSÂ
Çok yalancı, hilekâr, kötü ve uğursuz kişi anlamına gelen Deccâl, İslâm toplumlarının göreceği en son ve en büyük küfür akımının temsilcisidir. Çünkü o, görenlere rüzgâr estirmek, yağmur yağdırmak ve bitki bitirmek, gibi bir takım sıra dışı olaylar göstererek tanrılık iddiasında bulunacak ve insanları kendisine inanmaya ve tapınmaya çağıracaktır. Bu nedenle Deccâl ve fitnesi, kıyâmet alâmetlerinin büyüklerinden sayılmıştır.
Yaptığımız araştırmalara göre kıyâmetin üç büyük alâmeti aynı zaman dilimi içinde peş peşe ortaya çıkacaktır. Bunlar da:
 Deccâl
 Mehdî
 Hz. İsâ
Konuyu hadislerin ışığı altında sırasıyla inceleyelim.
1.      DECCÂL’IN ÇIKMASI
"Kuşkusuz on alâmet belirmedikçe kıyâmet kopmayacaktır.
1.        Doğuda bir yerin batması,
2.        Batıda bir yerin batması,
3.        Arap yarımadasında bir yerin batması,
4.        Tüm dünyayı kaplayacak bir dumanın ortaya çıkması,
5.        Hz. İsa’nın gelmesi,
6.        Deccâl’ın çıkması,
7.        Dâbbetü´l-arz,
8.        Ye´cûc ve Me´cuc,
9.        Güneşin battığı yerden doğması,
10.     Aden toprağının sonundan (Yemen´den) bir ateş çıkarak insanları haşr olacakları yere sürmesi". (Müslim, Fiten, 39, 40, 128, 129; Ebû Dâvûd, Melâhim, 12; Tirmizî, Fiten, 21; İbni Mâce, Fiten, 25, 28).
“Deccâl doğu tarafından çıkar.” [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mâce, Ahmed İbni Hanbel, İbni Ebi Şeybe, Hâkim]
Deccâl dinin güçsüzleştiği, ilmin yetersiz duruma geldiği bir anda ortaya çıkar." (Müsned: 3,367)
“Deccâlın bir gözü kördür.[Buhari, Müslim, Ebu Davud, Ebu Nuaym]
“Deccâlın boyu kısa, saçları kıvırcıktır.” [Ebu Davud]
“Deccâl Mekke ve Medineye giremez.” [Buhari, Müslim, Muvatta, Tirmizi, Ahmed İbni Hanbel]
“Deccâlın çocuğu olmaz. [Ahmed İbni Hanbel]
“Deccâl çıkar ve tanrı olduğunu söyler,  fakat onun tanrılığına inanan kâfir olur.” [İbni Ebî Şeybe]
''Ashâb diyor ki, Hz. Peygamber'e Deccâl’ın yeryüzünde ne kadar kalacağını sorduk. Bize şöyle cevap verdi:
“Kırk gün kalacak. Birinci günü bir sene gibi, ikinci günü bir ay gibi, üçüncü günü bir hafta gibi ve diğer günleri de sizin günleriniz gibi olacaktır.” Bunun üzerine kendisine:
''Ey Allah'ın Rasûlü, bir sene gibi olan o günde bizim bir günde kıldığımız namaz yetecek mi?” diye sorduk. Şöyle buyurdu:
''Hayır, o an yetecek kadar kılın!'' Ardından şöyle sorduk:
''Ey Allah'ın Rasûlü deccalın yeryüzündeki hızı nasıldır?'' Şöyle buyurdu:
“Rüzgârın alıp götürdüğü yağmur gibidir. Bir topluluğa geldiğinde onları davet eder. Onlarda kendisine iman edip çağırısına koşarlar. (Müslim, Fiten: 110; Ebu Davud, Melâhim: 14; Tirmizî, Fiten: 59; Müsned, 6: 455-456.).
Peygamber efendimiz (sav):
“Deccâl’ın son günleri o kadar kısa olur ki, sizden biriniz Medine kapısından çıkıp, onun tepesine varıncaya kadar, akşam olacaktır.” Buyurunca Ashâb:
Ya Rasûlallah, o kısa günlerde nasıl namaz kılacağız?” dediler. Cevaben buyurdu ki:
“O uzun günlerde takdir ettiğiniz gibi takdir edeceksiniz.” [İbni Mâce]
Deccâl’ın ortaya çıkacağını bildiren hadisler inkâr edilemeyecek kadar açık ve nettir. Fakat gerekli şartlar oluşmadan Deccâl ortaya çıkmaz.
DECCÂLİN ORTAYA ÇIKIŞINI HAZIRLAYAN ŞARTLAR
Kuşkusuz Allah’ın salih kullarının bir araya gelerek her gün gecenin son üçte birinde oluşturduğu yüce bir meclis vardır. Bu yüce meclise “Sâlihler Divânı” denir. Sâlihler Divânının başkanı “ĞAVS” adı verilen büyük bir velidir ki, onun zamanında yeryüzünde ondan daha büyük başka bir veli yoktur. Divânda, ğavsın tam karşısında oturan ve Divândaki diğer veliler adına ğavsla konuşan bir vekil ve yedi tane de kutup vardır. Bunlar ğavsın yardımcılarıdır. Bu dokuz büyüğün emri altında peygamberler sayısınca veli vardır.
Sâlihler Divânı, daha önce belirttiğimiz gibi her gün gecenin son üçte birinde toplanarak ertesi gün olacak işlerin kararlarını alırlar. Bunların hepsi de aklı başında seçkin kimselerdir. Yani aralarında aklı perdelenmiş meczûb hiçbir veli yoktur.
Kıyâmetin kopmasına yakın zamanda Sâlihler Divânını, aklı başında velilerin azalmasıyla, aklı perdelenmiş meczûb veliler doldurmaya başlar. Öyle ki, Divânda, meczûb veli sayısı aklı başında veli sayısını aşar da ğavsı bile oy çokluğu ile meczûblardan seçerler. Ne zaman ki ğavs meczûb bir veli olur, işte o zaman yeryüzünde birbirine zıt olaylar meydana gelmeye başlar.
Dünyanın bir tarafını kuraklık, bir tarafını sel baskınları, bir tarafını dondurucu soğuklar, bir tarafını kavurucu sıcaklar kaplar. Deprem ve toprak kaymaları sıklaşır. Ülkeler ve insanlar arasında karışıklıklar ve savaşlar birbirini kovalar. Özellikle İslâm ülkelerinde insanlar rahat yüzü göremezler. Bütün bunlar, ğavs olan meczûb velinin tutarsız tasarruflarının bir sonucudur.
İşte bu durumlar meydana gelmeye başlayınca (Allah lânet eylesin) Deccâl da hemen ortaya çıkar. Fakat bu karışık durumlar hadiste belirtilen süreden uzun olamaz. Çünkü ğavslık makamına Mehdî getirilir. İnsanlık, Mehdî ile birlikte barış ve adâletin ön plana çıkarıldığı yeni bir dünya düzeninin başlayacağı bir çağa adım atar. Bunun böyle olacağını Hicri 12. yüzyılın Ğavsı Seyyid Abdülazîz Debbağ (ks) Hazretleri haber vermiştir.
2.      HZ. İSÂ’NIN GÖKTEN İNMESİ
" Meryem oğlu (İsâ) gökten sizin yanınıza indiği ve kendinizden olan devlet başkanınız namazda imamınız olduğu (İsâ da imamınıza uyduğu) zaman bakalım nasıl olursunuz?" (Sahih-i Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercümesi ve Şerhi, Hadis No: 1406, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1986, c. 9, s. 182)
“İsâ (gökten) inip Deccâl’ı öldürecektir.” [Müslim, Ebu Davud]
“İsâ, Deccâl’ı öldürdükten sonra iki kişi arasında düşmanlık kalmayacaktır.” [Müslim]
Âriflerin büyüklerinden Ebu’l Vefâ Seyyid Süleyman Çelebî 1990 yılında Ankara’daki evinde bir gün yatsı namazından sonra öğrencilerine şunlar anlattı:
-  Benim Adana’da bir hanım öğrencim var. Bu sabah beni telefonla arayarak gece gördüğü bir rüyasını anlattı ve yorumunu istedi. Bu hanım şöyle dedi:

-  Bundan birkaç gün önce Hz. İsâ (as)’ın sevgisi gönlüme düştü ve onu görmeyi çok arzu ettim. Rabbime Onu bana göstermesi için çok yalvardım.  Bu gece rüyamda Hz. İsâ’nın iki meleğin omuzları üzerinde yeryüzüne indiğini gördüm.  Vallahi sen Hz. İsâ’sın, dedim. Evet, ben Hz. İsâ’yım, dedi. Bunun üzerine: Yoksa geldin mi yeryüzüne? Diye sordum. O da: Hayır, Otuz yıl sonra geleceğim, bu gün yalnız senin için indim, dedi.” Hz. Şeyh bu kadarını anlattıktan sonra: Doğrusu bu hanımın anlattığı bu rüya çok hoşuma gitti. Birden aklıma geldi ve sizinle paylaşmak istedim, dedi.

3.      MEHDÎ’NİN GELMESİ
 “Kıyamet kopmadan önce, Allahü Teâlâ, benim evladımdan birini yaratır ki, ismi benim ismim gibi, babasının ismi de benim babamın ismi gibi olur. Ondan önce dünya zulümle dolu iken, onun zamanında adâletle dolar.” [Tirmizi, İbni Asâkir]
 “Ümmetim içinden Mehdi gelecektir. (Aranızda kalması) kısa tutulursa (kalacağı süre) yedi (yıl), kısa tutulmazsa (kalacağı süre) dokuz yıl olacaktır. Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki, o güne dek onun bir benzeri kesinlikle bulmamıştır. Yer yemişini (gıda ürünlerini) verecek ve insanlardan hiçbir şey saklamayacak (vermezlik etmeyecek)tir. Mal da o gün çok birikmiş olacaktır. Bir adam kalkıp: Ey Mehdi! Bana (mal) ver! Diyecek ve Mehdi de: Al! Diyecektir." (Sünen-i İbni Mâce, "Kitabü’l-Fiten Tercümesi ve Şerhi", Kahraman Neşriyat, cilt 10, Mütercim: Haydar Hatipoğlu, Bab: 34, s. 347)
"Ehl-i beytimden ismi benim ismimin aynı olan bir kişi Araplara başkan oluncaya kadar dünya sona ermeyecektir." (Sünen-i Tirmizi Tercümesi, Hadis No: 2331, Mütercim: Osman Zeki Mollamahmutoğlu, Yunus Emre Yayınları, c. 4, s. 91)
MEHDÎ NE ZAMAN ORTAYA ÇIKACAK
Yaptığımız tesbitlere göre Mehdî, Hicrî 1400 ile 1500 yılları arasında ortaya çıkacaktır. Bu yıllar arası müslümanlar açısından zorlu ve sıkıntılı yıllardır. Öyle ki, İslâm Dini ve müslümanlar horlanacak, aşağılanacak, zulüm ve baskı altında tutulacak, bazı çevrelerce müslüman olmak suç bile sayılacaktır. Bundan başka yeryüzünde akıl almaz bazı doğa olayları, savaşlar ve sosyal karışıklıklar meydana gelecektir. İşte Mehdî, insanların tam bir ümitsizlik içinde kıvrandıkları bu zamanda ortaya çıkarak idareyi ele alacaktır. Mehdî’nin ne zaman geleceği ile ilgili tesbitlerimize gelince:
1.   İslâm bilginlerinin seçkinlerinden olan İmam Celâleddin Suyûtî, kıyâmet alâmetlerinden söz eden "El-Keşfü Fi Mücâzeveti Hazin…" adlı kitabında Peygamber (sav) Efendimizin şöyle dediğini haber vermiştir:
Bu ümmetin ömrü bin seneyi geçecek, fakat bin beş yüz seneyi aşmayacaktır.”
2.    Hz. Ali (ra) Efendimiz; zaman, Besmele'nin harflerinin sonuna geldiğinde Mehdi'nin çıkacağını söyler. (Ramûzu’l Ahâdis, 2: 676)
Şimdi Peygamber (sav) Efendimizin söz konusu hadisini Hz. Ali (ra)’ın sözüne uyarlayalım.
Bilindiği gibi Besmelenin harfleri 19 tanedir ve son harfi de “Mim”dir. Mim harfinin ebced hesabında karşılığı 40 sayısıdır. Basit bir hesapla 1400 yılına bu sayıyı eklediğimizde karşımıza 1440 yılı çıkar ki, bu da Mehdî’nin çıkış yılı olur. 1440 Yılı Miladi yıllardan 2020 yılına denk düşer. Bu basit hesabımızı destekleyen aşağıdaki olayı hep birlikte okuyalım.
3.      1984 yılı idi. Bir akşamüstü otobüsle işten eve dönerken, daha önce tanıdığım bir dostumla karşılaştım. Kendisi benden yaşlı idi. Gübre ve Azot Sanayii Genel Müdürlüğünde hizmetli olarak çalışıyordu. Bana yaklaşarak:
 - Hocam, sana ilgini çekecek bir olay anlatacağım, dedi. Ben de:
 - Buyur, anlat, dedim. Başladı anlatmaya:
 - Bizim kurumda bir kooperatifimiz var. Daha önce kim işlettiyse hep açık verdi. Bir türlü kâra geçiremediler. Daha doğrusu işletenler para yiyorlardı. Sonunda İmam-Hatip Lisesi mezunu Kayserili bir genci işe aldılar ve kooperatifin başına geçirdiler. Bende temizlik işlerim bitince onun yanına gidiyor, birlikte sohbet ediyorduk. Ramazan ayının dördüncü günü bu gence Kayseri’den amcasının öldüğünü bildiren bir telgraf geldi. Bunun üzerine izin alarak Kayseri’ye gitti ve iki gün sonra döndü. Ben:
- Başın sağ olsun, Allah amcana rahmet etsin, diye taziyede bulununca, bana şöyle dedi:
- Sana amcamla ilgili garip bir şey anlatacağım, dedi. Ben de:
- Anlat, seni dinliyorum, dedim. Bana şunları anlattı:
- Allah amcama bol rahmet etsin. Amcam insanlara karşı çok iyi ve ibadetine düşkün salih bir adamdı. Kimsenin işine gücüne karışmaz, herkesle iyi geçinirdi. Benim İmam-Hatip Lisesine gitmeme ve okumama da o sebep oldu. Beni de çok severdi. Allah için ben de amcamı çok sever ve sayardım. 1980 yılı içinde idi. Ben okulu yeni bitirmiş, iş arıyordum. Amcamın hastalandığını duydum. Geçmiş olsun demeye gittiğimde bana:
- Gel, yeğenim gel. Beni senden başka kimse dinlemez ve anlamaz. Sana anlatacaklarımı bir kâğıda yaz ve sakla, dedi. Ben de elime bir kâğıt ve kalem alarak anlattıklarını yazmaya hazırlandım. Başladı anlatmaya.
- Oğlum ilk önce şunu yaz. “Mehdî dünyaya geldi (hicrî 1400 yılı). Dünyanın bütün velileri Mehdî’nin doğumunu 14 gün boyunca kutladılar.”
- İkinciye de şunu yaz. “Ben 1984 yılının Ramazan ayının 4. Günü ikindi namazından sonra vefat ederim.” Sonra bana dönerek:
- Oğlum bu kâğıdı iyi sakla ve kimseye gösterme, diye de uyardı. Ben de bu kâğıdı nerede saklayayım, kaybederim diye amcamın evindeki Kur’ân’ın içine koydum. Aradan tam dört yıl geçti. Amcamın vefatını haber alır almaz, biliyorsun memlekete gittim. Fakat amcamın cenâzesine yetişemedim. Amcamın üzerimde çok hakkı vardı. Bari bir Yâsin okuyayım diye amcamın evindeki Kur’ân’ı elime aldım. Kur’ân’ı açar açmaz amcamın dört yıl önce yazdırdığı kâğıdı koyduğum sayfa geldi. Kâğıdı okuduğum zaman dört yıl önce yazdıklarımla amcamın ölüm tarihi ve saatinin birbirini tam olarak tuttuğunu gördüm. Beni tarifsiz bir heyecan ve sevinç kapladı. “Öyleyse, amcamın Mehdî hakkında yazdırdıkları da doğru çıkacaktır.” Dedim, dedi.
 MEHDİ 40 YAŞINDA ÇIKACAKTIR.
Bir adam, "Ya Rasûlallah, o gün insanların imamı kimdir?" diye sordu. Buyurdu ki: "Evladımdan 40 yaşındaki Mehdi'dir." (Kitabü’l- Burhân fî Alâmet-il Mehdiyyi’l- Âhir Zaman, s. 22)
“Mehdi, benim evlatlarımdandır, 40 yaşlarındadır.”  (Kıyâmet Alâmetleri, s. 163)
Buraya kadar anlatılanlardan vardığım sonuç şudur:
 “1400/1980 yılında doğan Mehdî’nin, 40 yaşında başa geçeceği yıl 1440/2020 yılıdır. Hz. İsâ (as) da aynı yıl gökten yeryüzüne inecektir. Bu durum, Deccâl’ın daha önce ortaya çıkıp tanrılık iddiasında bulunmasını gerektirmektedir.”
Şimdi Deccâl’ın 40 günlük saltanat günlerine gelelim. Biliyorsunuz bu kırk günün ilk günü bir yıl (365 gün), ikinci günü bir ay (30 gün, üçüncü günü bir hafta (7 gün) ve diğer günleri normal günler gibi olacaktır. Bu da 37 gün eder. Bunları topladığımızda 439 veya bir gün fazlasıyla 440 güne denk gelmektedir. Bu sayı da hicri 1440 yılıyla uyuşmaktadır. Bir yıl kadar uzun sürecek bir gün nasıl olacak? Sorusuna cevap arayalım.

MAYA KEHÂNETİ
Adrian G. Gilbert’in hazırladığı ve  Özge Akbulut’un tercüme ettiği Sınır Ötesi yayınlarından “Maya Kehânetleri” adlı kitapta şu anlatımlara yer verilmiştir:
"22 Aralık 2012'de, Yerküre manyetik bir eksenin merkezine girecek ve bunun sonucunda 60 ile 70 saat arasında, büyük bir bulut tarafından karanlığa gömülecektir. Çevresel kötüleşmenin etkilerinden kurtulmaya çalışan dünyamız başka bir çağa girecek, bundan dolayı da ciddi ve büyük olaylar yaşanacaktır. Depremler, tusunamiler, su baskınları, volkanik patlamalar ve henüz adı bile konulamayan yaygın hastalık vurgunları bunlardan bir kaçıdır. Çok az kişi yaşamını sürdürebilecektir."
FOTON KUŞAĞI
Foton sözcüğü, ışık parçacığı, ışık paketçiği, ışık zerreciği gibi anlamlara gelmektedir. Atom fiziğinin konusu olan fotonlar, atom altı parçacıkların yüksek enerjili ışık zerrecikleridir. Bu zerrecikler uzayın bilinmeyen bir bölgesinde yoğunlaşarak güneş sistemimizi içine alacak büyüklükte devasa bir kuşak oluşturacaktır. Bu büyük kuşak;
 2012 yılında güneş sistemimizi tüm gezegenleri ile birlikte içine alacaktır.
Güneş sistemimiz bu foton kuşağına girdiğinde dünyamızın ozon deliği onarılacak
Tüm yaşam 3. boyuttan 5. boyuta geçecektir.
İnsanların 2 sarmallı DNA’ları ikişerli olarak bir araya gelerek 12 sarmallı bir DNA'ya dönüşecektir.
Bu olay sırasında tüm insanların çakraları açılacak, duyu ve algıları artacaktır. Böylece herkes birbirinin düşüncesini okuyabilecektir. Bu durum, ilk önce kısa süren bir karışıklığa neden olacak, fakat daha sonra herkes bir düşünce birliği içinde bir araya gelecek, önyargının, yalanın ve kötü düşüncelerin olmadığı bir ortama geçilecektir. İnsanlar birbirinin auralarını görebileceklerdir.
12 sarmallı DNA'ya sahip olan insanlarda hiçbir hastalık kalmayacak, hasta olanlar kendilerini ve birbirlerini iyileştirebileceklerdir.
İnsanlar ölümsüz olacaklar (!) Ölüm olayı, fiziksel dünya'da kalmaktan vazgeçip başka bir boyuta geçmeye karar verme seklinde olacaktır. Dünya'da kalmayı seçenler, ölmeye yani başka boyuta gitmeye karar verenlerin ortadan bir anda kaybolduğunu göreceklerdir.
Fiziksel dünyamızda kalmayı seçen insanların ışık bedenleri olacak ve bu cennete benzeyen ışıklı dünyada çok güzel vakit geçireceklerdir. Fiziksel olarak 2000 yıl sürecek olan bu olay sonrasında foton kuşağı güneş sistemimizi terk edecektir.
Güneş sistemimizin foton kuşağının içindeki yolculuğu 2000 sene kadar sürecektir. Foton kuşağından çıktıktan sonra tekrar foton kuşağına girmek için 10.500 yıl geçmesi gerekecektir.
Bu devrelerin alt devreleri de vardır ama üst devre 206 milyon yıl sürer. Foton kuşağının da aurası vardır.  Dünyamız ve güneş sistemimizin tamamı ilk aura katmanına (enerji seviyesine) 1962 yılında girmiş durumdadır. Yani şu anda foton kuşağının düşük enerjili ilk kısmının içinde bulunuyoruz. Dünyamız ikinci enerji seviyesine ise 1987 yılında girdi. Üçüncü enerji seviyesine ise 2012 yılında girecek, 5 ila 6 gün boyunca karanlıkta kalacaktır. Üçüncü enerji seviyesine tam olarak girildiğinde ise karanlık sona erecek ve yeryüzünde 440 gün boyunca artık hiç gece olmayacaktır. Üçüncü enerji düzeyi foton halkasının içidir.
Foton Kuşağı güçlü elektromanyetik radyasyona sahiplik eden yoğun bir uzay boşluğudur ve bazı x-ışınlarını da içermektedir. Foton Kuşağının merkez alanına girilmesiyle birlikte yaşanılması beklenen fiziksel ilk etkileşimler ise şu şekilde sıralanıyor, yayınlanan birçok raporda:
1. gün: 21 Aralık 2012'de güneş sistemimiz kör bölgeye girecek, tüm canlıların beden tipinin değişme olacak, elektrik üreten aygıtların hiçbiri çalışmayacak ve dünyamız tam bir karanlık içinde kalacaktır.
2. gün: Atmosfer basıncı düşecek, herkes kendisini şişmiş gibi hissedecek, güneş ısısının yeterli olamaması nedeniyle dünyanın her tarafı kutup soğuklarına benzer bir biçimde soğuyacaktır.
3. ve 4. gün: Asıl foton etkisinin başlaması ile birlikte atmosfer şafak vaktine benzer bir biçimde sönük bir ışıkla aydınlanacak, foton enerjili aygıtlar çalışır duruma gelecek, yıldızlar yeniden gökyüzünde belirecektir.
5. ve 6. gün: Dünyamız karanlık ve onu takip eden kör bölgeden çıkarak 24 saatlik gündüz devresine girecektir. Dünya ana foton kuşağı içinde iken tüm canlılar güçlenip zindeleşeceklerdir. Bu arada dünyanın her tarafı kutup soğuklarından kurtulacak, foton ışınıyla çalışan gemilerin uzayda yolculuk yapmaya başlayacaktır. Telepati ve telekinezi gibi ruhsal yetenekler ortaya çıkacak, hemen herkes süper bilince sahip olacaktır.
Sibirya'daki Rus Ulusal Bilim Akademisi’nin yaptığı çalışmalar sonucu elde edinilen bilgiler de şöyledir:
“Şu anda Güneş Sistemi'nde yaşanılan enerjisel değişimin olası tek nedeni farklı, daha yüksek olan bir enerji alanına giriyor olmamız olabilir. Ve bu yüksek enerjiye geçişin sonucunda DNA spirallerinin kendileri de değişim geçirmekteler. Şimdiye kadar hayatımızda yer alan bilimsel araştırmalar sonucu elde ettiğimiz bilgilerle ortaya çıkarılan 2 sarmallı DNA yapısı hızla mutasyona/değişime uğramaktadır. Bu sıçrayışla da bu sarmalın 2'den 12'ye çıkacağı biliniyor. Bu enerji emiliminin Güneş Sistemi'ndeki tüm maddelerin özünü değiştireceği bekleniyor. Bu değişimleri çevremizde bir bir deneyimliyoruz.
Aslında tüm bunlar, ya hücresel ya da ruhsal boyutta olsun, bize pek yabancı değil. Bütün bunlar, çevremizde her an deneyimlediğimiz olayların yalnızca bir dökümü. Evrene dikkatlice baktığımızda ve onu kalbimizin içsel kulağıyla dinlediğimizde bunlardan farklı bir şey duymayacağımız da apaçık ortada.
Her gün yaşadığımız ve gün geçtikçe artan doğal felâketler, politik sürtüşmeler, savaşlar, içsel değişimler binlerce yıldır beklenilen dönemin habercileri elbette. Bunların hepsi asırlardır bekleniyordu. Bunlar kutsal kitaplarda ve eski uygarlıkların yazıtlarında her zaman karşımıza çıktılar. Şimdi ise bu değişime tanık oluyoruz ve yeni dönemin getirdiği farklılıklara yaşamlarımızı uyarlamaya hazırlanıyoruz. Çünkü başka bir seçeneğimiz de yok. Ya değişimi kabul edecek "BİR" olacağız, ya da eski enerji ile birlikte savrulmayı göze alacağız.”

BİLGİLERİN ANALİZ VE YORUMU
Geleceğe ve diğer bilinmeyenlere ait bilgilerin üç güvenli kaynağı vardır.
1.      Allah’ın son kitabı Kur’ânı Kerîm,

2.      Rasûlullah (sav) Efendimizin şerefli sözleri,

3.      Allah dostları âriflerin müşâhedelerine dayanan sözlü ve yazılı anlatımları.
Bu üç güvenli kaynağın dışından aktarılan gelecek ve bilinmeyenle ilgili her türlü haber doğru ve güvenli değildir. Bu tür haberlerin kaynağı kuşkusuz cinler ve şeytanlardır. Onlar da geleceği bilemedikleri gibi, bildikleri başka konularda da asla doğru söylemezler. Bu durum cin ve şeytan kaynaklı haberlerin güvenli ve doğru olmadıklarının açık bir kanıtıdır.
Yalnız güneş sistemimizi içine alabilecek devasa boyutlarda bir foton kuşağının varlığı Deccâl günlerinin açıklamasına bir yorum olabilir.
Çünkü foton kuşağına giren dünyamız, bu kuşağın elektro manyetik etkisi altında kalacağı için elektrik üretilemeyecek, pusulalar çalışmayacak, füze fırlatılamayacak, uydular aracılığıyla internet ve telefon haberleşmesi sağlanamayacaktır.  Bundan başka yangın, kuraklık, sel baskınları, depremler, toprak kaymaları ve iklim değişiklikleri olacak, insanlar ve ülkeler arasında can, mal ve namus güvenliğini yok edici bir takım karışıklıklar meydana gelecektir. En önemlisi dünyanın süper güçleri kendi dertlerine düşeceklerdir. Deccâl da bu karışıklılardan yararlanarak ortaya çıkacak, fakat hadislerde belirtildiği gibi 439 veya 440 günden fazla bir saltanat süremeyecek ve bu sürenin sonunda Hz. İsâ (as), gökten inerek Deccâl’ı öldürecektir.
Beklenen kurtarıcı olarak Mehdî, Medine’den çıkacak, Şam’ı başkent yaparak İstanbul’u alacak, Vatikan ve Roma’ya kadar uzanacak ve tüm Hıristiyan dünyasını Hz. İsâ (as) ile birlikte müslüman yapacaktır. Böylece müslümanların ve insanlığın altın çağı başlayacak, kurtla kuzu yan yana yaşayacaktır.
Bir teori olmaktan öte gitmeyen Maya Kehâneti ve bu kehânete dayalı yorumların müslümanın inançları açısından hiçbir değeri yoktur. Çünkü cennet ve cehenemiyle büyük kıyameti inkâr eden ve ölümsüzlüğü bu dünyada arayan bir zihniyetin beklentilerine şeytanlardan uzanan bir yardımdır.  Foton Kuşağı teorisine benzyen daha birçok teori daha vardır ki bu teoriler baştan başa şeytanların bir düzmecesidir. Bununla birlikte Foton Kuşağı teorisini, Deccâl günlerinin yorumuna bir katkısı olabilir nitelikte gördüğümüz için bu yazımıza aldık.  Her şeyin doğrusunu yalnızca Allah bilir. Allah’tan kurtuluş ve esenlik dileriz.
Bu yazı, bazı çevrelerin; “ Deccâl çıktı, Mehdî geldi, Hz. İsâ yeryüzüne indi ve Deccâl’ı öldürdü” gibi saçma sapan görüşlerine bir cevap olarak yazılmıştır.

4 yorum:

  1. müslümanlar doğum günü kutlarmı 14 gün boyunca mehdi için kutlandığını belirtmişsiniz.

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle bu makaleyi ciddi anlamda okuduğunuzu ve anladığınızı varsayarak sorunuzu cevaplıyorum. Yüzyıllardan bu yana Peygamber (sav) Efendimizin doğum günü tüm müslümanlar tarafından büyük bir coşku ile kutlanır. Seyyid Ahmed Bedevî (ks) için de Mısır'ın Tandita bölgesinde her yıl doğum (mevlid) şenlikleri düzenlenir. Bu güne kadar bu tür kutlamalar İslâm bilginleri ve ârifler bid'at saymamış ve yasaklamamışlardır. Sanırım Hristiyan geleneklerinden olan ve içki içilerek kutlanan doğum günü partileriyle velilerin Mehdî'nin doğumunu kutlamalrını birbirine karıştırdınız ki böyle bir soru sorma ihtiyacı duydunuz.

    YanıtlaSil
  3. Selamun aleyküm yıl 2020 mayısa yaklaşırken 8 sene sonra bu yazıya ulaşıyorum. Oldukça mantıklı açıklamalar ile izah etmişsiniz.Allah(celle celaluhu) razı olsun. Hesaplarınıza göre 2020 de Mehdi(a.s) zuhur edecek dediğiniz için 3 Ay önce bir adam çıkmış ben de 1 ay önce izlemek nasip oldu. Yüzlerce belki binlerce alametlerle çıktığını söylüyor. Açıklamaları gayet mantıklı olarak o kişinin Mehdi(a.s) olduğu kanaatindeyim. Bütün sosyal medya Platformlarında "HilafetiMuhammediye" olarak hizmet vermeye devam ediyorlar. Özellikle Youtube'dan takip etmenizi rica ederim. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hayır o kişi gercek mehdi değil sakın aldanmayın

      Sil